Hiyalüronik asit, vücuttaki en yaygın doku bağ dokusudur. Bu dokuda diğer dokulara oranla daha az hücre bulunur. Ancak lif ve ara madde daha fazladır. Vücutta kaslarla, kemiklerle, kan damarları, sinirler gibi dokuların irtibat halinde olmasını sağlayan bir dokudur. Adeta bedenin çimentosu gibidir. Dokuya bu özellikleri veren farklı organik bileşikler bulunmaktadır.
Bu bileşiklerin en önemlisinin hiyalüronik asit olduğu söylenebilir. Bu bileşik bağ dokusunun temel bileşiği olmasının yanında, vücutta nörolojik fonksiyonlar başta olmak üzere çok önemli görevler üstlenmektedir.
Hiyalüronik asit uzun zincirli polisakkarit olarak, her dokuda, eklem sıvısında bulunan bir moleküldür. Eklem sıvısında, kıkırdaklarda, gözde camsı sıvıda, alt ve üst deride, göbek kordonunda gibi çok sayıda yerde bulunur. Viskoelastik özelliği nedeniyle, kendi hacminden daha fazla sıvı tutabilir. Bebek kordonundan, horoz ibiğinden ve bazı hayvani kaynaklardan, bakteriden fermantasyon, doğrudan ayırma yollarıyla elde edilebilir. Vücutta alerjik reaksiyona neden olmaz.
Hiyalüronik asit eksikliğinde
Vücutta bu molekülün eksik olması halinde, bağ dokusu liflerini oluşturan ana protein olan kolajen ya da bağ dokusu hastalıkları gelişebilir. Bu durumda eklemlerde, kan damarlarından, iskelette, ciltte ve gözlerde fonksiyon bozukluğu olur. Bunların en önemlilerinden biri olan cam kemik hastalığı, Tip 1 kolajen yapı bozukluğu nedeniyle oluşur.
Hiyalüronik asit faydaları nelerdir?
Hiyalüronik asit, dokuların suyla birleşmesi, nemlenmesi, dokulardan madde geçişi, hücre hareketi, bölünmesi, farklılaşması, kan hareketiyle cilde besinlerin taşınması, eklem kayganlığı gibi görevleri üstlenir. Bu etkileri nedeniyle dermatoloji, ortopedi ve kozmetik alanlarında kullanılır. Enjekte edilerek kullanıldığı bölgelerde deformasyon oluşmadığından, yara tedavisinde etkili olur, dolgu maddesi olarak kullanılır. Cildi dış etkilere karşı koruyarak, yumuşatır. Vücutta üretilen hiyalüronik asidin yarısı cilt yüzeyinde üst deride bulunur. Vücutta kısa bir yarılanma ömrü olduğundan, kısa zaman içinde dışarıya atılır.
Ciltteki kolajen yapının bozulmasında en önemli etken, bunu destekleyen hiyalüronik asit deposundaki azalmadır. İnsanlarda yaşın ilerlemesi de üst deride bulunan hiyalüronik asit miktarını azaltır. Cilt yaşlanır, nemi azalır, incelir, gerginliği ve esnekliği ortadan kalkar. Bu maddeyi içeren kremlerin kullanılması halinde cildin nemi artar, cilt yüzeyinde ince bir tabaka oluşur, cilt yumuşar, esnekliğini kazanarak yeniden yapılanmaya başlar.
Hiyalüronik asidin görevleri ve özellikleri nelerdir?
- Hücreleri birbirine bağlar
- Vurma, şok gibi etkilerde vücuda tampon olur
- Kayganlığı sağlayarak, şokları tolere eder. Esneme durumunda bağ dokusundaki hücrelerin kaymasına yardımcı olur.
- Bebeklerde cildin yumuşak olmasında, gergin ve nemli olmasında anne karnındayken içinde bulunduğu amnios sıvısındaki hiyalüronik asidin önemi büyüktür.
- Doğrudan kan temini olmayan kıkırdak gibi yapılarda bu maddenin su tutma özelliği sayesinde, besin sağlanması, atıkların hücrelerden uzaklaştırılmasına yardımcı olur. Cilt altındaki dokuların gelişmesinde, büyümesine ve onarılmasında etkili bir rol oynar.
- Doku mühendisliği, ilaç taşıma sistemlerinde temel bileşen olur
- Hiyalüronik asidin derişimi azaldığında, molekül ağırlığı azaldığında eklem sıvısında Viskoelastik özellik kaybolur, eklem kıkırdağı bu nedenle aşınır ve yıpranır. Tedavilerinde hiyalüronik enjeksiyonu yapılır. Böylece kıkırdak yapısı korunur, ağrılar azaltılır. Eklem iltihaplarında da etkili bir maddedir.
- Burun mukozasında bulunan fizyolojik bir bileşen olduğundan, burun için kullanılan ilaçların içeriğinde yer alır.