{ "title": "Silisik Asit", "image": "https://www.asit.gen.tr/images/silisik-asit-4631.jpg", "date": "20.01.2024 14:37:02", "author": "dilan kısa", "article": [ { "article": "Silisik asit, 1810 ve 1836 yılları arasında Jöns Jacob Berzelius'un yaptığı deneyler sonucunda keşfedilmiştir. Silisyumun önemli bileşiklerinden biridir. Kimyasal formülü Si (OH)4 şeklindedir. Silisik asidi meydana getiren moleküller birbirleriyle kolayla kondezyon tepkimesine girerek su açığa çıkarırlar ve zincir yapılarında polimerler veya 3 boyutlu örgüler yer alır. Silisik asitlerin, alkoller veya silisyum tetraklorürler ile meydana getirdikleri ester bağları karalı sıvılardır. Isıyla bozulmaya uğramazlar. Isı transfer araçlarında hidrolik ve yağlayıcı olarak kullanılırlar.

Kimyasal reaksiyonlarda silisik asit

Genel olarak kimyasal reaksiyonlarda silisik asidi kontrol etmek oldukça zordur. Reaksiyon tipik olarak silikon dioksit ve su ile reaksiyon boyunca ilerler. Çünkü metasilisik kısmı kurutmak zordur. Asit-baz reaksiyonları içinde silisik asit deprotone edilir ve konjugat baz silikat olarak bilinir. Silisik asit de diğer silanoller gibi zayıf bir asittir.

Silisik asit, doğal olarak oluşur. Silisik asit sulu çözelti içinde sodyum silikat asitleştirilmesi sonucu üretilebilir. Dünyada yaygın olduğu bilinen silisik dioksit yani kuvars ise biyolojik bir süreç olan hidrasyon ile oluşur. Silisik asitler, kolaylıkla polimerleşerek silika jel ve silikon dioksit formlarını meydana getirebilirler. Bunu ise terleme ile yani su kaybederek yaparlar.

Sağlık alanında silisik asit

Önemli gelişmeler göstermiştir. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda yiyecek ve içeçeklerde bulunan silisik asidin alzeheimer hastalığına iyi gelebileceği tespit edilmiştir. Ayrıca silisik asit, sindirim sisteminde alüminyum alımını da önemli ölçüde azaltmaktadır. Daha fazla çalışmalar sonucunda ise silisin insan vücudunda önemli bir unsur olduğu bir kez daha saptanmış ve kemik, tırnak, saç gelişimine de katkıda bulunduğu söylenmiştir.

Silisik asidin bulunduğu yerler ise

Yüksek konsantrasyonda okyanus yüzeyleri, düşük konsantrasyonda ise okyanus ve nehirlerin kıyılarıdır.
" } ] }