{ "title": "Laktik Asit", "image": "https://www.asit.gen.tr/images/laktik-asit.gif", "date": "21.01.2024 07:10:33", "author": "Hüsnüye Yılmaz", "article": [ { "article": "
Laktik asit her insanın vücudunda oluşan doğal bir bileşik olarak karşımıza çıkar ve kas, kan ve vücudun değişik organlarında bulunabilmektedir. Bu asit laktat ile aynı anlamda kullanılabilmektedir. Laktat, laktik asidin sodyum ve potasyum tuzu olarak tanımlanabilir.

1780 yılında Wilhelm Scheele tarafından keşfedilen bir organik hidroksi asit olarak karşımıza çıkan bu bileşiğin kimyasal adı hidroksipropanoyik asittir. Bu madde 1881 yılında ticari açıdan büyük ölçüde ekşimiş sütten elde edildiğinden dolayı bu maddeye süt asidi de denmektedir. Sütte bulunan laktozun laktik maya denilen bakteriler tarafından laktik asit haline getirildiğini görebiliriz.

Temel kaynağı glikojen olarak adlandırılan bu bileşilk glikojen olarak adlandırılmakta olan karbonhidratın yıkımı sonucu oluşan bir yan üründür. Ayrıca Anaerobik glikoz sonucunda pirüvat üretildiği zamanda kas hücresinin laktik asiti aerobik olarak enerji üretimine katmayı denediği görülür. Eğer kas hücresi üretilen tüm pirüvatı kullanma kapasitesine sahip olmadığı görülürse pirüvat laktata döndüğü görülür.

İnsan vücudunda oluşan laktik asit en basit anlamı ile yoğun egzersiz esnasında vücutta oluşan bir enzim olarak karşımıza çıkar. Bu enzimin birikmesiyle beraber vücutta yorgunluk ve ağrı oluşumuna neden olduğunu görebilmek mümkündür. Ancak bilimsel olarak açıklanmasına baktığımız zaman daha açıklayıcı bir anlatım söz konusudur. Bu durumda antrenmana başlarken vücudun glikoz ve karbonhidrat depolarının birikmiş ve kullanıma hazır, kasların dinlenme halindeyken sertleşmemiş yani kasılmamış olduğu görülür. Bu durumdayken kaslara ulaşan kan akışının normal seyirde, damarların sertleşmemiş ve yeterli miktarda kan ve oksijen taşıyabilir durumda olduğunu görüyoruz.

Antrenmana başlandıktan sonra ise vücudun öncelikle glikojeni enerjiye çevirdiği ve güç elde ettiği görülür. Karbonhidratın enerjiye çevrilmesi kasılmış olan kaslar içerisinde sıkışan damarlarda kanın antrenman öncesine nazaran kas arasında sıkışarak daha az kan ulaştırması ve daha az oksijenin kaslara ulaşması söz konusudur. Bu durum da vücudun karbonhidrat yakımı için yüksek oksijen seviyesi kullanmak yerine oksijensiz ortamda enerji üretmeye başladığı görülür. Bu enerji oluşumu sırasında oksijensiz ortamda üretilen enerjiyle vücuttaki laktik asit miktarının artması söz konusudur.

Laktik Asidin Özellikleri Nelerdir?
Laktik Asidin Etkileri Nelerdir?
Laktik Asit Nasıl Atılır?

Özellikle egzersizler sonrasında laktik asit birikmesi sorunu ile karşılaşılmasına bağlı olarak kısa vadede ve uzun vadede sorunlar yaşanmasına neden olabilmektedir. Bunun için kardio egzersizleri sonrasında kendinize bir süreyi soğuma süresi olarak ayırmanız gerekir. Egzersiz yapmayı bir anda bırakmanız bu enzimin neden olduğu ağrıların azalması için size yardımcı olacaktır. Bu yüzden egzersiz programınızı hazırlarken şu noktalara dikkat etmeniz gerekir:

İlk Adım: Koşu, yürüme, bisiklet, aerobik ya da diğer sporlar içerisinde hangisini düzenli olarak gerçekleştiriyorsanız düzenli olarak yapmanız ve spor için ayırdığınız sürenin her hafta aynı olmasına dikkat etmeniz gerekir. Düzenli olarak yapılan egzersizlerde bu duruma alışan kasların kendini yeni oksijen seviyesine adapte ettiği ve bu enzimin birikimini azalttığını görebilirsiniz.

İkinci Adım: Egzersizlerin sonrasında kendinize kaslarınızı soğutmak için bir müddet ayırmanız gerekir. Bunun için koşu yapıyorsanız 10 dakika temponuzu düşürmeniz faydanıza olacaktır.

Üçüncü Adım: Soğuma işleminden sonra durağan esneme hareketlerini yapmanız gerekir. Bu esneme hareketleri sayesinde spor sonrasında enzim fazlalığına bağlı kas ağrılarından kurtulmanız mümkün olacaktır.
" } ] }