{ "title": "Asit Baz Dengesi", "image": "https://www.asit.gen.tr/images/asit-baz-dengesi.gif", "date": "21.01.2024 10:27:59", "author": "Selen Karadeniz", "article": [ { "article": "
Asit baz dengesi, insan bedeni birbiriyle uyum içinde çalışan, birbirine destek olan sistemlerden meydana gelmiştir. Buradaki sistemlerde ortaya çıkan sorunlarda, diğer sistemlerinde etkilenmesi kaçınılmazdır. Vücuttaki asit baz dengesini belirleyen temel etken hidrojen atomudur. Vücudumuza her gün belli oranda asit eklenmesine rağmen, asit miktarında bir değişiklik olmaz. Çünkü vücuttaki olayları düzenleyen bazı mekanizmalar bulunmaktadır. Bazen vücudumuzda olan hidrojen oranı 20-160 mmol / l değerleri arasında değişir. Ancak vücudumuz bu oranları zarar görmeden atlatacak bir düzeneğe sahiptir. Vücuttaki asit miktarları bu değerlerde olursa, insanlar hayati tehlikede olurlar.

Vücuttaki asit baz dengesi nasıl kurulur?

Asit baz dengesi pH değeri üzerinden değerlendirilir. Vücut sıvısı pH değeri 7,38 ile 7,42 arasında değişir. Vücuttaki asit fazlasının tamponlanması için bazı mekanizmalar vardır. Karbonik asit yapısı gereği zayıf bir asittir. Bunun çoğunluğu yeniden hidrojen ve bikarbonata dönüşürken, kalan karbonik asitler su ile karbondioksite dönüşmektedir.

Hidrojen iyonu konsantrasyonu arttırıldığında, hidrojen tarafından bikarbonatların bir bölümü kullanılmaktadır. Bununla vücutta olan HCO-3 oranı düşmekte ve daha fazla karbondioksit üretilmektedir. Bu karbondioksitin kanda olan bölümü basıncı arttırmaktadır. Kalan karbondioksit beyinde olan solunum sistemini kontrol eden merkezi uyarmaktadır. Bununla daha derin, daha hızlı solunum yapılır. Sonuç olarak kanda bulunan karbondioksit solunumla birlikte dışarıya atılır ve normal sevilere inilir.

Vücuttaki diğer mekanizma olan böbrekler ise bikarbonatın vücudumuzda yeteri kadar kalmasını sağlar. Vücuttan karbondioksitin atılması en çok 3 dakika içinde gerçekleşir. Ancak bikarbonatın yeniden eski seviyesine gelmesi için en az 2 saat gerekir. Bikarbonat böbreklerde yapılmaktadır. Böbreklerde tampon olarak amonyak kullanılır. Amonyak ise vücutta karaciğerde ve böbreklerde üretilir. Bunun kaynağı ise glutamate adındaki amino asittir. Böbrekler normal olarak günde 35-45 mg kadar amonyak üretebilir. Amonyağın üretilmiş olduğu hücrelerden böbrek kanalına geçmesi için enerjiye gerek duyulmaz. Amonyak basit difüzyonla kanal boşluğuna kolayca geçebilir. Burada hidrojen atomuyla birleşerek, amonyumu meydana getirir.

Amonyum ise biyolojik zarlardan çok kolay geçemez. Vücuttan atılımı idrar yoluyla olur. Kalan bikarbonat kan dolaşımına geçip, vücuttaki önemini korur. Bütün bu olaylar vücutta olan bikarbonat değerinin normal seviyeye gelmesine yeterli olmayabilir. Diğer tampon mekanizması ise tek ve çift bazlı fosfatlardır. Vücutta olan bikarbonatın seviyesi karbonik aside göre bire yirmi kadar olmalıdır. Bu değerlerdeki bozulma vücutta ciddi sorunlara neden olabilir. İşte insan vücudunda olan mekanizmalar, yaşanan hastalıklar nedeniyle bozulabilir. Vücuttaki yaşamsal olaylarının devam etmesi için, her şeyden önce asit baz dengesinin korunması gerekir. Metabolizma bozukluğu, solunum yetersizliği gibi sorunlarda bazı hastalıklar nedeniyle ortaya çıkabilir. Akciğerlerden karbondioksit atılımı bozulduğundan, karbonik asit yükselir ve kan pH değerleri azalır. Aç kalınması karbonhidrat metabolizmasında bozukluk ya da yetersizlik durumunda ketonların artmasına neden olduğundan, kanda pH değerini düşürerek, nötrlük düzeninin bozulmasına sebep olur.
" } ] }